Nihayet, beynimin bir köşesinde “TEVAZU’yu bırak, kendini ABART!” diyen bir nokta bulunduğunu keşfettiğimi
bilmenizi istiyorum!
Bu böbürlenme duygusu nereden çıktı diye meraklanmayınız ?
Bu kadar yıl yaşadıktan sonra, (2014 Mayıs ayında 87 yaşımı tamamlamış oluyorum) böyle bir aşırılığı
hoşgörüyle karşılamanızı ve beni bağışlamanızı diliyorum.
Son aylarda, yayımladığım broşürlerle ve gönderdiğim elektronik mektuplarla siz dostlarımı yazı
bombardımanına tuttuğumu biliyorum.
“Hayatın Yeni Sahiline Geçiş” mesajımda, 1992 yılı başında, 22 yıl önce;
“İnsanlarla ilişki kurmak bana hep heyecan ve keyif vermiştir. İnsanları anlamaya, onların düşünce dünyalarına
ulaşabilmeye daima özlem duymuşumdur. Hayatımın bundan sonraki bölümünde; yazarak, konuşarak, insan
olmanın zevkini yaşıyorum, özgürlüğün coşkusu ile kucaklaşıyorum. Bu duygularla "Hayatın Yeni Sahilinden"
sizlere sevgilerimi sunuyorum” diye seslendiğimi hatırlamanızı istiyorum.
Bu duygularla, kendimi yazarlar alemine yönlendirdiğimi;
ANILARIMLA PATRONUM VEHBİ KOÇ,
ANILAR OLAYLAR ve
KOLAJLI TAŞLAMALAR kitaplarımı yayınladığımı,
bir internet sitesi kurarark yazılarımı
www.cankirac.com adresli sitemde topladığımı dikkatinize sunuyorum.
(Şimdilik; 3 kitap – 3 broşür – TV/DVD filmi - 400 yazı – 730 fotomontaj)
Bu yola nasıl yöneldiğimin hikâyesini benim kalemimden okumanızı diliyorum.
Yolculuğumu yönlendirmiş olan dostlarımı hayatımın bu aşamasında, saygı ve sevgi duygularımla anıyorum.
Benim için, yazı yazmanın ve yazı yazmaya devam etmenin kolay bir uğraş olmadığını itiraf ediyorum!
1949 yılında Ziraat Fakültesi dergisi KORUK'ta başlayan yazarlığım, 1950'li yıllarda Türkiye Milli Talebe
Federasyonu gazetesi İNKİLAP ve GENÇLİK'te devam etmişti.
İş hayatına atıldıktan sonra 1963 yılında İzmir'de Egemak şirketinin dergisi BİZDEN HABERLERİ yayın hayatına
sokmam, sonra bu derginin Koç Topluluğu dergisi olması yazarlığımın devamını sağlamıştı.
Nihayet, 1993 yılında ANILARIMLA PATRONUM VEHBİ KOÇ kitabımı yazmaya soyunmam, bana yazı yazma
alışkanlığını aşılamış oldu.
Dostum Aydın Doğan ve Doğan Heper, kolajlarımın ve Çin Anıları'mın Milliyet gazetesinde yayımlamasını
başlatarak yeni bir alanda tanınmamı sağladılar.
İş hayatından ayrıldıktan sonra, çeşitli gazete ve dergilerde yazılarıma yer verilmesi beni hep teşvik etti. “Artık
yoruldum!" dediğim bir sırada, gazeteci yazar dostum Mete Akyol, BÜTÜN DÜNYA dergisinin yazı ailesine
alarak bana beklemediğim bir paye verdi.
İzmir'de haftalık GÖZLEM gazetesi sahibi Çetin Gürel, dört yılı aşan bir süre, kolajlarımı ve yazılarımı
yayımlayarak "küllenmemi" engelledi!
Bu süre içinde genç kuşak gazeteciler benden ilgilerini esirgemediler.
Meral Tamer, yıllar boyu kendi köşesinde beni izledi ve görüşlerime yer vererek uzun süre unutulmamı
geciktirdi.
Gülçin Tahiroğlu ve Nurten Yalçın, PLATİN dergisinde bana sayfa verdiler.
1968 yılında, İzmir'den İstanbul'a geldikten sonra bende "cevher" bulduğunu sanan eksantrik gazeteci Güngör
Denizaşan peşimi hiç bırakmadı. Meslektaşları arasında, "Can Kıraç'ı Aydın Doğan'dan GAZETTE-13'E transfer
ettim! Transfer bedeli olarak kaç Amerikan doları verdiğimi açıklayamam!" diyerek değerimi (!) bir hayli
yükseltmiş oldu.
Uğur Güneri ve Atılay Kandemir KLİPS dergisinde, Gönül Çınar VİVA dergisinde kolajlarımı yayımlayarak
İstanbul sosyetesini izlememi sağladılar. Yayımcı dostum Bahattin Apak'ın önerisini benimseyerek kolajlarımı
ayrı bir kitap olarak yayımladım. Beni yönlendirdiği için kendisine müteşekkirim.
İki kitabımın basım işlerini üstlenen, yazılarıma çağdaş bir görüntü, sanatsal bir düzen katan Paralel
Yayıncılık'a, kıymetli Lâle Apa'ya, Elif Dumanoğlu'na, Nilgün Öneş'e, Çağan Şanad'a, Zuhal Aydıncık'a minnet
doluyum.
Tabii ki, uyarılarıyla bu kitabı tamamlamama yol açan Güngör Uras'a ve "Seni izliyorum ve kitabını bekliyorum!"
diyerek cesaretimi kamçılayan Hakkı Devrim Ustama binlerce teşekkür sunuyorum.
Köşelerinde bana yer vererek duygularını ve görüşlerini açıklayan gazeteci ve televizyoncu dostlarımı sevgi
dolu duygularımla kucaklıyorum.
“ANILARIMLA PATRONUM VEHBİ KOÇ” kitabımı yayınlayarak bana ufuk açan Doğan Yayın Holding
yöneticilerini ve dostluğunu kazandığım Yalvaç Ural ile Necati Güngör’ü, kitap yayınlamanın nasıl bir macera
olduğunu öğrettikleri için daima şükran duygularımla hatırlıyorum.
Yazımı, 87 yaşımın coşkusu ile ve Aşık Veysel’in seslenişini hatırlatarak şöyle tamamlamak istiyorum;
"Gün ikindi akşam olur
Gör ki başa neler gelir
CAN BEY gider adı kalır
Dostlar beni hatırlasın!"
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum,
30 Nisan 2014
Can Kıraç