Can Kıraç

Türk Toplumu ve Fedakarlık

2000'Lİ YILLARDA
TÜRK TOPLUMUNA
DAHA FAZLA FEDAKARLIK YAPMAYI KABUL ETTİRMEK
OLASI DEĞİLDİR

Bundan altı yıl önce 1993 yılında yaptığım bir değerlemede;

"Türk özel sektörü, önümüzdeki dönemde; rekabete açık, hizmet sunmayı görev sayan, çalışmalarında şeffaf, kararların oluşmasında katılımcı, toplumsal sorumlulukları paylaşan bir anlayışa ve yapıya kavuşmak zorundadır." demiş ve yorumumu şu cümleyle tamamlamıştım; "Türk olmanın zorluklarını bizden daha iyi çözecek dostlarımız olmayacağını bilelim ve ilerlemeye devam edelim! "

Geride kalmış olan altı yıldan sonra, özel sektör kuruluşlarının ve özel sektördeki yönetim kadrolarının bu hedeflere bir hayli yaklaştıklarını görüyor ve bu gelişmeden dolayı ulusumuzun yarınları için umutlu bekleyişimizi sürdürüyoruz.

Ülkemizde, ekonomik konular, Planlı Döneme geçtiğimiz 1963 yılından bu yana değişik platformlarda yaygınlaşarak tartışılmaktadır. Bu tartışmalar , 1980 yılından sonra, toplumsal ilgi alanımıza girmiş bulunmaktadır.

Buna rağmen ;
-Serbest Pazar Ekonomisinin koşulları nelerdir ?
-Ülkemizdeki ortam Serbest Pazar Ekonomisine uyumlu mudur ?
-Türkiye için en uygun büyüme stratejisi nedir ?
-Türk parası neden sürekli değer kaybetmektedir?
-Ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon neden durdurulma-maktadır?
-Sıkı Para Politikası ne demektir ?
-Yüksek faiz hadleri ile tasarruflar arttırılabilir mi ?-Ülkemizde bugünki ortamda"Sermeye Piyasası" gelişebilir mi?
gibi konuların anlaşırlığı ve sorunların çözümü henüz tam açıklığa kavuşmuş değildir.

Bu konuları ve sorunları irdeleyen ve değişik yaklaşımları tartışan platformlar konuların kamu oyunca anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Bakış açıları, eğitim altyapıları, deneyimleri ve kişisel çıkar içgüdüleri değişik olan tartışmacılar ortaya attıkları görüşlerle alternatiflerin belirlenmesini sağlamaktadırlar. Buna rağmen, inandırıcı politikalar ve stratejiler henüz netlik kazanmamıştır.

Ekonomik arayışlarda temel amaç, ülkenin kalkınması ve ferdin refah içinde yaşamasının temin edilmesidir.

Bugün, yurt içi ve ülkeler arası iletişimde ulaşılan seviye, insanların fedakarlık yaparak yaşama geleneklerini hızla yok etmektedir. Herbirimiz çevremizden etkilenmekte ve daha mutlu olma ortamının kendi yaşantımızı içine almasını beklemekteyiz.

SORUNLARIMIZ UZUN VADELIDIR !

Ülkemizin tüm sorunlarını kısa sürede çözmek mümkün değildir. Önemli olan tutarlı ve sağlıklı politikaları belirlemek ve bunları istikrarlı bir şekilde uygulamaya koymaktır.

Sorunları kısa süreli olarak kabullenmek kişisel açıdan doğru olabilir. Ancak, ulusça onurlu bir şekilde yaşamamızın ön şartı, sorunlarımıza uzun bir zaman kesiti içinde bakmamızı ve çözümlerini belirlememizi gerektirmektedir. Bütün ülkelerde olduğu gibi, bizim de kaynaklarımız sınırlı buna mukabil toplumsal ve bireysel ihtiyaçlarımız hudutsuzdur.

Bizim gibi gelişen ülkelerin ekonomilerinde;
-Fiyat mekanizmalarının gerektiği gibi çalışmaması,
-Alt-yapı yetersizliği,
-Teknoloji üretilememesi,
-Gelir dağılımındaki bölgesel ve bireysel farklılıklar,
-Özel ve toplumsal karlılık arasındaki dengesizlikler uygulamaların etkin bir şekilde, devlet tarafından kontrol edilmesini gerektirmektedir.

Ekonomide, politikalar alternatifsiz olamaz. Nitekim, doğru ekonomik politikaların ve alternatiflerin belirlenmesi; amaçlara, toplumsal yapıya, kurumsal mozaiğe, tarihsel gelişime ve bürokratik kadroların becerilerine göre değişiklik göstermektedir.

Bunun içindir ki, yasama ve yerel yönetim kadrolarının seçileceği ve bürokraside üst düzey yöneticilerin yenileneceği 1999 yılı, toplumsal hayatımız için çok önemli bir dönüm noktası olacaktır.

YENI DÜZENLEMELER !

Bizim kendi ekonomimize çeki düzen vermeye çalıştığımız ve Avrupa ile bütünleşme çabalarımızı sürdürdüğümüz bu dönemde, dünya ekonomik yapısında önemli gelişmeler olmaktadır.

Insanlık, birbiriyle ilişkili pek çok sorunla karşıkarşıyadır. Yaşam seviyesi, yaşam biçimi ve yaşam kalitesi gibi kavramlar, yeni bir Dünya Ekonomik Düzeninin kurulmasını ve işletilmesini gerekli kılmaktadır.

Bu çalışmaların hedefi, dünya ticaretinin yaklaşık 150 ülke arasındaki sorunlarını azaltmak için bir nevi "Ülkeler Arası Eyaletler Sistemi" kurmaktır.

Artık,siyasetçilerin gerçeği görmeleri zamanı gelmiştir.!

Bugün , ulaştığı seviye ve bilgilenmede kazanılan hız sebebiyle, Türk toplumu, daha fazla fedakarlık yapma arzusunda değildir.

Bu nedenle, siyasi kadroların, toplumdan yeni fedakarlıklar isteyerek hedefe ulaşmaları bundan sonra daha da zorlaşacaktır. Şu husus açıkça görülmektedir ki, hemen bütün ülkelerde, insanların gelecek için beklentileri hızla değişmektedir.

Haftasonu tatillerine haftaiçi tatiller eklemek, yıllık izinleri yaygınlaştırmak, işi evden yönetmek, kendine ve aileye daha çok zaman ayırmak gibi görüşler yaygınlaşarak benimsenmeye başlamıştır.

Günümüzün yorgun, itiş-kakış içine sıkışmış gergin insanı, kitle iletişim araçları şayesinde, dünya nimetlerinden daha çok yararlanmak arzusundadır.

Bütün bu olup bitenleri gördükten sonra, Türk Özel Sektörünün, önümüzdeki dönemde; rekabete açık, hizmet sunmayı görev sayan, çalışmalarında ve ilişkilerinde şeffaf, kararların oluşmasında katılımcı, toplumsal sorumlulukları paylaşan bir anlayışı daha çok özümsemesi gerekecektir. Bu anlayışın benimsenmesinde, patronlar kadar yönetim kadrolarındaki profesyonellere de önemli görevler düşmektedir.

Ülkemizin ekonomik hedeflere ulaşma stratejileri belirlenirken,Türk Özel Sektörü’ne öncelik verilmesini istemek, artık hayalci bir yaklaşım değildir. Çünkü, Türk Özel Sektörü, hedefe varmada, devlet Işletmelerinden daha becerikli olduğunu ispat etmiş bulunmaktadır. Özel sektörümüzün kazanmış olduğu bu dinamizm sayesinde, toplumsal sorunlarımızın çözüme kavuşturulmasında çok daha başarılı olunacaktır.

Dolayısiyle, bu yazımı tamamlarken de, altı yıl önce belirtmiş olduğum söylemimi tekrarlamak istiyorum:

"Türk olmanın zorluklarını bizden daha iyi çözecek dostlarımız olmayacağını bilelim ve ilerlemeye devam edelim! "

Can Kıraç
Şubat 1999
KüçükÇamlıca

Tasarım ve Uygulama entegresoft