1950 yilinda, Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF)nin Inkilâp ve Gençlik adli gazetesine yazdigim bir
yazidan mahkemeye verilmistim. Böylece, gazete yazarligina ilk adimimi atmis oluyordum. Sonra, isdünyamizin
ilk sirket dergisi, Koç Toplulugu yayin organi Bizden Haberler in kurucusu, yayin yönetmeni ve basyazarligi
görevini 25 yil sürdürdüm. Benim, bu süreçte hayâl edip de gerçeklestiremedigim hedef Basin Karti sahibi
olmakti. Çünkü, yillar süren bir ugrastan sonra, basin karti ile ödüllendirilmeyi hak ettigime inanmistim......
Ankara da çok iyi iliskileri bulunan gazeteci Ali Baransel Koç Holding Ankara Koordinatörlügüne ataninca, bu
umudumun gerçeklesmesi için bir firsat çiktigini sanmistim. Basin kartina sahip olmak için, Ali Bey in araciligi
ile gerekli basvuruyu yapmis ve sonucu beklemeye baslamistim. Aradan uzunca bir süre geçtikten sonra, Ali
Bey, benden, Bizden Haberler dergisinden aldigim ücretin bordro dökümünü istemesin mi? Arkadaslarim,
konuyu patronum Vehbi Koç a açmami önerince, Vehbi Bey e; -Beyefendi! Basin karti alabilmem için, benim,
holding bordrosundan Bizden Haberler yayin müdürü olarak maas almam gerekiyormus.
Bu konuda
muhasebeye talimat vermenizi rica ediyorum- demistim ve patronumdan su yalin cevabi almistim: Can Bey!
Anladigim kadariyla sen maasina zam istiyorsun! Ben sana daha fazla para ödeyemem. Niyetin gazeteci
olmaksa, Aydin Dogan a git, o sana is versin!..... Bu olaydan sonra basin karti beklentimi ileri yillara ertelemis
oldum..... 1994 yilinda Çin Gezim ile ilgili yazi dizim ve fotomontajlarim Milliyet gazetesinde yayimlaninca basin
karti umudum yeniden yesermis oldu! Gerekli basvurulari yaptigimda, bu defa da Milliyet gazetesinden aldigim
ücreti sormasinlar mi? Aydin Dogan dan böyle bir belge istemem mümkün degildi. Çünkü, Aydin Bey, gazetede
yazim ve kolajlarim yayimlandiktan sonra bana açik bir çek vermis, ben, çok keyiflendigim bu jesti maalesef
kabul etmemistim. Böyle bir sövalyelikten (!) sonra benim Aydin Bey den Milliyet gazetesi bordrosuna alinmami
istemem kadar yersiz bir talep olamazdi. Buna ragmen, Aydin Bey, benim bu tutkumu anlayarak bir öneri
gelistirmekten geri kalmamisti: - Can Kardesim! Basin hayatinda hemen öne çikmak olmaz! Sen, Güngör
Denizasan a git. Onun gazetesinde yazi yazmaya basla, orada bordroya girmen daha kolay olur- deyince,
önüme yeni bir firsat çiktigin anlamistim!..... Dostum Güngör Denizasan, bana, Gazette-13 sayfalarinda yer
vermis, alti ay sonunda, birikmis ayliklarimi isteyince :
- Canim Kardesim! Seni transfer etmek için Aydin Dogan
a, hem de Amerikan dolari olarak ödedigim transfer ücretini bilmiyor musun? Simdi, sana aylik ödeme mi
istiyorsun!? Olacak is degil.- demisti! Böylece, basin karti sahibi olma hayâlim, bir defa daha uçup gitmisti!.....
Ama ben, -Sabir umudun temelidir- özdegisine inanarak, basin kartimi beklemekten vazgeçmedim. Ve! Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti Baskan Orhan Erinç ten aldigim 14 Aralik 2006 tarihli yazi ile, sanki, hayata yeniden
dönmüs oldum!.....
-Yönetim Kurulu?muz 20 Kasim 2006 günlü toplantisinda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
Onursal Üyeliginizi oybirligi ile onaylamistur. Kararda, Cemiyet Tüzügü nün 7/B maddesi kapsaminda; sosyal
ve iktisadi yasamda seçkin hizmetler vermenizin yani sira, uzun yillar yayin yasamina verdiginiz emekler ve
gazetecilikle sari basin kartinin gerçek niteliklerini özümsemis olmaniz da dikkate alinmistir.-...... Iste, yeni bir
yilin ve seksen yasimin esiginde, böyle bir ödülle taçlandirilmis olmamin onurunu ve heyecanini sizinle
paylasmak istedim.
Ne mutlu bana!..... Yeni yilinizi kutluyorum.