Koç Holdingin Fındıklı’daki binası, zaman içinde eskimiş ve her yönüyle çağdışı kalmıştı. Bu yüzden Nakkaştepe’ye taşındığımızda kendimizi cennete gelmiş sanmıştık! Hele üst yönetimdeki arkadaşlarımızın keyiflerine diyecek yoktu! Çalışma odalarımızın yanında duşlu birer dinlenme odası da bulunuyordu!
Otuz yedi yıllık bir didinmeden sonra
–olay 1987 yılında yaşanmıştı– benim bir dinlenme odasına sahip olmam eşim
İnci’yi de sevindirmişti.
“Vehbi Bey sık sık tavsiye eder, öğlenleri mutlaka uyuyun der. Sen artık belli bir yaşa geldin, kendine dikkat etmen
gerekiyor, dinlenme odan da var, sana yastık, çarşaf ve pike vereyim, yemekten sonra bir saat uyursun!” önerisi yapmış ve bu teklif bana da cazip gelmişti.
Ancak öğlen uykusuna yatacağımı söylediğim zaman sekreterim Aylin bile şaşırmıştı! Alışılmamış şeyleri yapmak ve çevremi bu değişime alıştırmak zor olacağa benziyordu.
İlk gün bir hayli merasimden sonra dinlenme odama geçmeyi başarmıştım!
Aylin çarşaf ile pikeyi kanepeme itinayla sermişti bile!..
O sırada aklıma Rahmi Koç’un bir öğüdü gelmişti.
“Öğle uykusuna yatmadan önce tamamen soyununuz! İsterseniz pijamanızı giyiniz!”
Ben pijama getirmemiştim!
Buna rağmen “Patronun dediği daima doğrudur!” diyerek
soyunmaya karar vermiş ve iç çamaşırlarımla, sanki gözetleniyorum korkusuyla, hızla pikenin altına girmiştim!
Kendimi yeni bir hayâl âlemine götürmeye uğraşırken kapımın tıklandığını fark etmiştim!
Sekreterim Aylin, heyecanla Suna (Koç) Kıraç’ın beni görmek istediğini haber veriyordu!
Aylin’e kapıyı açmadan, “Yattığımı söylemedin mi?” diye çıkışmıştım.
O da bana, “Söylemez olur muyum? Hatta Vehbi Beyin öğlen uykularını kitabında tavsiye ettiğini bile hatırlattım,” demiş ve sözünü şöyle tamamlamıştı;
“Suna Hanım diyor ki: ‘Vehbi Bey kitabında yapılacak doksan şeyden daha bahsediyor. Can Bey onlara uysun, öğlen uykusu da kusur kalsın!’”
Bu sözden sonra kimi uyku tutar ki...
Böylece öğlen uykusu sefam beklenmedik şekilde son bulmuş, yastığı, çarşafı ve pikeyi eve geri götürmüştüm.
*
Aradan dört yıl geçtikten sonra,
1992 yılında, evimizde, emeklilik hayatımla beraber öğle uykusu tekrar gündeme gelmişti ! Eşim İnci, “Artık rahatsın, sana karışacak Suna da yok, öğlenleri muhakkak uyuyacaksın” uyarısında bulunmuştu. “Doğru söze ne denir?” düşüncesiyle ben de yemekten sonra, bu defa pijamalarımı da giyerek yatağa uzanmıştım.
Ancak uykuyu bir türlü tutturamıyordum.
O zaman gerçeği anlamaya başlamıştım!
İnsan kırk bir yıl öğlen uykusu uyuyamamışsa, sonraki yıllarda uyuması mümkün olmuyordu.
*
Bugün Koç Topluluğunda Vehbi Koç’un “Öğlenleri uyuyunuz!” önerisine yalnız bir kişi uymaktadır!
Bu kişi de Rahmi Koç’tur.
Rahmetli Mustafa Koç da buna uyar, öğlenleri uyurdu.
*
Yıllar önce bu uyku konusunu Vehbi Koç’a açtığımda, “Beyefendi şu öğlen uykusu önerinizi Koç Holdinge yerleştiremediniz? Uyumak için kimse sizi dinlemiyor!” demiş ve şu cevabı almıştım:
“Sabahları hepsi işe geç geliyor. Öğlen uykusu kontenjanlarını doldurarak güne başlıyorlar! Sen daha çok mu uyusunlar istiyorsun?”
...
Böylece Vehbi Koç, “Gelenekler ailede başlar, ailede biter” kuralını bir defa daha iş arkadaşlarına kabul ettirmiş oluyordu.
*
“Bir varmış; bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde !...”