Biz Türkler, son yıllarda, birleşme konusuna çok ilgi duymaya başladık. Öncelikle, siyasette, kendimizi birleşmeye şartlandırdık. Sağda DYP ile ANAP'ı, solda CHP ile DSP'yi birleştirmek için, siyaset bilimcileri, ilginç senaryolar üretmeye devam ediyorlar. Devlet büyüklerimiz ise, Avrupa'yla birleşmek için, önce Gümrük Birliğine girmemizi şart görüyorlar. Şimdi, ekonomi gündemine KOÇ ile SABANCI'nın birleşmesi girmiş bulunuyor. Medya, KOÇ-SA'nın gerçekleşmesi için yol göstermeye başladı bile ! Konunun önemini dikkate alarak, neler olup bittiğini öğrenmeye çalıştım. Dostum yazar Emin Çölaşan gibi benim "minik kuşum" olmadığından, doğru haberleri almakta bir hayli de zorlandım. Sonunda, taraf olanlarla yüzbeyüz görüşmeye karar verdim. Böylece, medya kurallarına uyan, ciddi bir çalışma yapmış oldum. Yani; gerçek kişilerden hayali görüş ve fikirler ürettim... Bu durumda, yalanlama hakkının doğmıyacağını ümit ediyor ve hemen konuya giri-yorum:
Ağustos ayı başında, önce yazılı basının sonra da televizyon kanallarının verdiği haberler arasında, Rahmi Koç'un Sakıp Sabancı'ya gönderdiği bir mektup büyük ilgi gördü... Yaşları müsait olanlar, bu mektubun yarattığı ilgiyi, içeriği benzemediği halde, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Jonson'un devrin başbakanı İsmet İnönü'ye gönderdiği "Kıbrıs" mektubuna benzettiler. Çünkü, mektubu kamuoyunun algılanması "Jonson mektubu" kadar etkili oldu! Olayın sevinilecek tarafı, mektubu yorumlayan bütün yazarların, ilk defa,bir konuda tam bir görüş birliği içinde bulunmalarıydı.Varılan ortak sonuca göre: 21. yüzyılda, dünyanın dev şirketleriyle rekabet edebilmemiz için KOÇ ile SABANCI'nın birleşmesi gerekiyordu...
Peki, bu birleşme nasıl gerçekleşecekti ?
Olanları birinci ağızdan dinlemek üzere, ilk görüşmeyi özel sektörün "duayeni" Vehbi Koç'la yaptım:
-Beyefendi birleşme kararı beni bir hayli şaşırttı !
-Ya, öyle mi ? Demek mektubum etkili olmuş !
-Siz de mi mektup yazdınız yoksa?
-Tabii yazdım ! İçinde bulunduğumuz şartlar Kuvayı Milliye dayanışması gerektiriyor. Bu dağınıklığın bir an önce toparlanması lazım.
-Peki, hangi alanlarda birleşilecek ?
-Birleşmenin alanı malanı olur mu? Masa başına geçip beraberce karar verecekler...Tabii, biraz fedakârlık gerekecek...
-Sizce ilk fedakârlık adımını kimin atması gerekiyor ?
-İktidarda olduğu için fedakârlığı Tansu Çiller yapmalıdır.
-Bu birleşmede Tansu Hanımın ne işi var Vehbi Bey ?
-Yahu, DYP'nin ANAP ile birleşmesi Tansu hanımsız olur mu hiç?
Gecikmeli de olsa işin vahametini anlamıştım ! Vehbi Koç'un kafasındaki birleşme DYP ile ANAP arasında düşünülen birleşmeydi. Durumu düzeltmek için :
-Vehbi Bey! Memleket için önemli başka bir birleşme beklentisi var...
-Var tabii ! CHP ile DSP de bir an önce birleşmelidir !
-Efendim, ben basında çıkan KOÇ-SABANCI birleşmesinden bahsediyorum...
-Sen kendine iş arıyorsun herhalde ? Ne o, emeklilikten sıkıldın mı ?
Böyle bir birleşme olursa, başına mı geçeceksin ?
-Haddime mi düşmüş efendim ?
-Yok yok ! Hiç de fena fikir değil hani... Garanti Bankası döneminde sen Sabancı'larla ne iyi anlaşmıştın değil mi !?
-Beyefendi, siz beni gene yanlış anlıyorsunuz...
-Ne yapalım ? İkimiz de emekli olunca birbirimizi anlamamız zorlaştı! Bu yaştan sonra, aklın başına gelir de saçma sapan şeylerle akıl eskitmessin inş'Allah !
Gördüğünüz gibi KOÇ-SABANCI birleşmesi konusunda Vehbi Bey'den yeni bir şey öğrenmem mümkün olmuyordu...
Bu defa Sakıp Sabancı'nın kapısını çaldım:
-Sakıp Bey! Gazeteler "Devlerin flörtü başladı" diye manşet atıyorlar. Gelişmeleri nasıl görüyorsunuz ?
-Can Bey gardaşım! Ben bu gazetecilerden bunaldım, sen hangi förtten bansediyon yahu? Türkan Hanım'la aramı mı açacan yoksa ?
-Efendim, gazelerde okuduklarımı size aktarıyorum. Demişsiniz ki: "Bir kızla bir oğlan önce flört ederler, sonra nişanlanırlar, sonra da nikah masasına otururlar!"
-Yahu niye lafa doğru girmiyon da flörtten mülörtten bahsediyon? "Devlerin flörtü" deyince benim için dedikodu çıkardılar sandım !..
- Rahmi Koç'un size gönderdiği mektup olay yarattı.
-Yarattı, yarattı, yarattı... Yüz bir kere yarattı... Devler, devler, devler... Flörtler,flörtler,flörtler...
-Nikah masasına oturacak mısınız ?
-Sen onu git Rahmi Koç'a sor gardaşım. Onun niyetini ben de bilmiyom!
Gerçeği öğrenmek için, önce mektubu yazan tarafa gitmediğime ben de şaştım doğrusu!.. Vehbi Koç haklıymış, emekli olduktan sonra ben bir çok yeteneğimi kaybetmişim de haberim olmamış...
-Rahmi Bey! Mektup için sizi rahatsız ediyorum...
-Ne o iş mi buldun ? Tavsiye mektubu mu istiyorsun?
-Hayır efendim ! Sizin Sakıp Sabancı'ya yazmış olduğunuz mektuptan bahsediyorum...
-Ne olmuş o mektuba ?
-Siz, tekneyle ikinci defa Atlantiği geçerken, burada medya bombayı patlattı ! KOÇ-SA gerçekleşiyor diye manşet attılar...
-Allah Allah ! Hiç haberim olmadı...
-Yoksa böyle bir mektup yazmadınız mı?
-Yazdım ! Yazdım da yanlış anlaşıldı demek ! Bilirsin, Anadolu'da bir deyim vardır, bir yere gitmeden önce,"Birleşelim de yola çıkalım" derler. Sakıp Bey, benim Marmara'daki adamı görmek istiyordu. Ben de kendisine mektup yazdım; "Atlantik dönüşü, birleşelim adaya gidelim" dedim... Mesele bundan ibarettir. Milletin hayal gücüne şaşmamak mümkün değil doğrusu!..
Can Kıraç
29 Ağustos 1995
Küçük Çamlıca