Can Kıraç

Hayatımızı Kolaylaştıran Buluşlar

Derleyen : Can Kıraç

*

Yeni bir binyıla girdiğimiz bu günlerde, bilgisayar, internet, e-mail, mobil telefon, kablolu televizyon ve akıllı çipler döne-mini yaşayan gençlerimizin; teldolap, odunsobası, manyetolu telefon, kömür ütüsü, "facit" hesap makinesi, lambalı radyo dönemlerini de bilmelerini istiyorum! Çünkü, bir insan ömrüne eş 50-60 yıla sığdırılmış olan bazı buluşların, bugün ulaştığımız teknolojik seviyenin temelini oluşturduğunu anımsarlarsa, gençlerin, yarınları daha büyük ümitlerle bekleyeceklerini umuyorum.

Nitekim, yaratıcı ve araştırıcı insan yeteneğinin , bir asırdan daha kısa bir sürede gerçekleştirdiği hayatımızı kolaylaştıran buluşları hayranlıkla ve coşkuyla hatırlamamak mümkün değil.

İşte size birkaç örnek:

XX.yüzyılda, evlerimizdeki yaşam şeklini en çok etkileyen aracın buzdolabı olduğunu sanıyorum. Nitekim, Ankara’da annesinin hazırladığı yemekleri teldolapta saklama güçlüğünü yaşamış olan Vehbi Koç’un, buzdolabı üretmek için, Arçelik fabrikasını niçin kurduğunu, bugünkü kuşaklar daha iyi anlayacaklardır sanırım. Bahçelerimizdeki su kuyularının meyveleri saklamak ve soğutmak için kullanıldığı yıllar, hâlâ birçoğumuzun anılarında yaşamaktadır.

İlk örnekleri 1920’li yıllarda İstanbulun zengin konaklarına giren buzdolabı 1913 yılında Chicago’da üretilmiş sonra "Kelvinator" ve "Frigidaire" markasıyla bütün ülkelere dağılmaya başlamıştır. Bunların başarısı öylesine büyük olmuştur ki, "Frigidaire" adı bugün bile buzdolabına eşanlamda kullanılmaya devam etmektedir.

Hayatımızı etkileyen bir buluş da radyodur. Dünyada ilk radyo yayını, 1920 yılında, önce İngiltere’de ve sonra Amerika’da gerçekleştirilmiş, ülkemizde radyo yayınına, Ankara ve İstanbul’da 1927 yılında başlanılmıştır. İlk radyolar, akü ve pillerle beslenen ampullerle çalışan oldukça ağır âletlerdi.

Buzdolabı, radyo ve sonra televizyon yaşamımıza girdiğinde, evle-rimizin en gözalıcı köşelerine yerleştirilmiş ve üzerleri dantel işlemeli örtülerle taçlandırılmışlardı! Evkadınlarımızın bu araçlara verdikleri değeri simgeleyen "dantelli" gelenek, birçok yuvada hâlâ devam etmektedir.

Eletrikli evâletlerinin kullanılışını kolaylaştıran en önemli buluş ise "Transistor"un yaratılması olmuştur. 1948 yılında, üç araştırmacı bilim adamı; John Bardeen, Walter Brattain ve William Shockley tranzistörü yaratarak önce radyo sonra da televizyon sanayiinde büyük bir devrimi gerçekleştirmişlerdir. Bugün, gömlek cebine sığan radyolar, minik televizyonlar tranzistör döneminin ürünleridir.

Son yıllarda hayatımıza girmiş olan "Quartz" saatlerin, minyatür hesap makinelerinin, cep telefonlarının ve bilgisayarların kullanımını yaygınlaştıran ve "entegre devre" olarak adlandırılan "microprocessor"ların ve "çip"lerin sanaiye girişi ise 1974 yılında Fransız mühendis Roland Moreno’nun katkılarıyla hız kazanmıştır.

Bugün, birçoğumuzun cüzdanında birkaç tane bulunan kredi kartlarının tarihçesinde Amerikalı Ralph Scheider’in adı vardır. Diner’s Club üyesi ikiyüz kişiye, New York’taki 27 restoranda krediyle yemek yeme imkânı tanıyan kredi kartı sistemi 1950 yılında devreye girmiştir. Sistemin güvenilir bir şekilde yaygınlaşması ise ancak 1970’li yıllarda "manyetik bant" sayesinde mümkün olmuştur. Nihayet, Türkiyemizde de, milyonlarca kredikartı cüzdanlarımızda nakit paranın yerini almış bulunmaktadır.

1940 ve 1950’li yıllarda Anadolunun şehir ve kasabalarında kullanılan manyetolu telefon hikâyelerini, bugünün dedeleri, cep telefonlu torunlarına anlatmakta zorluk çekmektedirler!

Telefon makinesinin gövdesine yandan takılı olan manyeto kolunu dört beş defa çevirdikten sonra devreye giren siyah renkli telefon- lar, o tarihlerde, şehirlerle kasabalar arasındaki konuşmalara aracılık yaparlar ve görüşmelerin arasına, sık sık jandarmalar girerdi . Şehirlerarası görüşmelerde ise santrallardaki kızlarımıza dil dökmeyi bilenler bekleme sıralarının öne alınmasını sağlarlardı.

Bugün örneklerini müzelerde gördüğümüz "Facit" marka hesap makinelerini hatırlayan muhasabeciler aramızda yaşamaktadırlar! Küçük kolunun çevrilişinden sonra, yumuşak tonlu bir zil sesi işlemin tamamlandığını haber verir ve tabloda beliren rakam dizisi muhasebe defterlerine mor kalemlerle işlenirdi.

Fasit’lerden kırk yıl sonra, elektronik hesap makineriyle yapılan işlemlerin kalem kullanılmadan kayda geçmesi, muhasebe ve finans sektöründe yeni bir çığır açmış ve mor uçlu kalemlerin pabucu dama atılmış bulunmaktadır. Artık örneği bulunmayan kopya kaleminin yerini alan "ballpoint" veya "bic" olarak adlandırılan tükenmez kalemlerin yaygın bir şekilde hayatımıza girişi ise 1950’li yıllara raslamaktadır.

Önce 1943’te Macar Laszlo Biro tarafından yaratılan "Bilya uçlu" ve sabit mürekkepli kalemler, sonra Fransız Baron Marcel Bich’in geliştirdiği "halk tipi" dolma kalemlerle yazı dünyasında bir devrime öncülük yapmışlardır. Bu kalemler, başlangıçta, parmakları ve defterleri lekelediği için, bir süre okullara sokulmamıştı. Dünyada, hergün 15 milyon adetten fazla satılan bu kalemler, günlük hayatımızın ayrılmaz parçası olmuşlardır.

Hayatımızı çok değişik alanlarda kolaylaştıran bir ürün türü de plastik’lerdir. 1912’de yiyecek ambalajında kullanılan "Selofan", 1927’de dişfırçası ve banyo aksesuarları yapımında kullanılan "Asetat", 1928’de masa örtüsü, elbise torbası ve yer kaplaması yapımında kullanılan "Vinyl", 1934’te "Plexiglas", 1936’da "Acrilic", 1937’de "Nylon", 1938’de "Formica" ve 1940’ta da "Polyester" sinai üretimin çeşitlenmesini sağlamışlardır. Bunların yanında, bir kauçuk yan ürünü olan "Bacalit"in yaratılması elektrik prizlerinin ve mutfak eşyalarının ayrılmaz parçaları olmuşlardır.
Ancak, plastik kökenli yiyecek ve ambalaj ürünlerinin çevreyi hızla kirletmeleri, son yıllarda büyük bir sorun olarak karşımıza dikilmiştir.

Yatılı geçen okul yıllarında, pantalon ütüsü olarak kullanılan en etkili sistem (!) yatak altları olmuştu! Gece, yatağa girmeden, pantolon karyola somyası ile yatağın arasına yerleştirilir, yay izlerinin çıkmaması için de kalın bir karton tabakası somyanın üstüne konurdu. Bugünün kablosuz ve buhar üflemeli ütülerini kullanan genç evlilere, 1950’li yıllarda, evlerin çoğunda, annelerimizin, odun kömürü ile kızdırılmış ütüleri kullandıklarını hatırlatmak isterim!

Ev işlerine meraklı olanlar elektrik süpürgesinin marifetlerini bilirler. 1901 yılında, İngiliz mühendis Cecil Booth tarafından kullanıma sunlan bu evâletinin günlük hayata girmesi 1910’lu yıllarda "Hoover" markasıyla gerçekleşmiştir. Bugün; halı yıkayan, buhar üfleyen, mikroskopik yaratıklarıi öldüren çok çeşitli elektrik süpürgesi ailelerin hizmetine sunulmaktadır.

Elektrikli traş makinesinin yaratılış hikâyesi de ilginçtir. 1919 yılında Alaska’da askerlik yapan Jacop Schick, buz gibi suyla traş olmanın zorluğunu yaşadığı için, susuz çalışan elektrikli traş makinesini icat etmiş ve bu buluşunu ancak 1931 yılında piyasaya sü-rerek beklemediği bir ilgiyle karşılaşmıştır. Bugün, elektrikli traş makinelerinin suyla kullanılanları bile üretilmektedir.

Hayatımızı kolaylaştıran buluşların tamamının bu yazı içine sığdırılması olanak dışıdır. Buna rağmen, bunlardan birkaçını, ha-yatımıza girdiği tarihleri belirterek aşağıya alıyor ve genç kuşakların daha nice yeni buluşları yaşamaları dileklerimi sunuyorum:

*

Klima makinesi : 1904’de Amerikalı Willis Carier
Kleenex mendil : 1921’de Amerikalı Andrew Olsen
Manyetik Bant : 1932’de Alman Fritz Pfleumer
Video-kamera : 1936’da Rus muhaciri Amerikalı Vladimir Zworskin
Naylon diş fırçası: 1938’de Amerikalı Dr.West
Kasetçalar : 1961’de İsveç’li Philips
Mikrofırın : 1967’de Amerikalı Percy Spencer
Elektronik hesap makinası: 1976 Amerikan Hewlett-Packard

*

Tasarım ve Uygulama entegresoft