Can Kıraç
GALATASARAY TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ !
Derleyen: Can Kıraç
İstanbul'un fethinden sonra, tahta çıkan padişahlar ve Osmanlı Sarayının ileri gelenleri, bu olağanüstü şehirde, ilmin gelişmesini sağlamak için, eğitim kurumlarının yapılanmasına, medreselerin ve kütüphanelerin kurulmasına önem vermişler ve öncülük yapmışlardır.
Galatasaray'ın bir eğitim kurumu olarak kurulmasının başlangıcı, Sultan II.Bayezıt ile Gül Baba arasında geçtiği kabul edilen bir konuşma ile tarihte iz bırakmış bulunmaktadır. Fatih Sultan Mehmed'in ordularında İstanbulun fethine katılmış olan ve Gül Baba ismiyle anılan aksakallı bir bilge, zamanın padişahından yaşadığı Galata sırtlarında bir irfan yuvası kurdurması dileğinde bulunmuştur. Gül Baba bu dileğini belirttikten sonra, kendi bahçesinde yetiştirdiği biri kırmızı diğeri sarı iki gülü padişaha sunmuş : "Allah evlatlarımızın ilim-irfan içinde yetişmelerini nasip etsin, senin de ünün ebedî olsun Sultanım!" diyerek "Galatasaray Eğitim Kurumu"nun doğuşunu gerçekleştirecek olan ilk adımı atmıştır.
Galatasaray'ın kuruluş amacı, Osmanlı Sarayında ve devlet kadrolarında görev alacak, ilim ve irfan sahibi gençleri yetiştirmekti. Bunun içindir ki, okulun adı, 1481 yılındaki açılışında "Galata Sarayı Enderun-u Hümayun"u olarak belirlenmiştir.
Galatasaray tarihinin en önemli dönüm noktası 1868 yılında yaşanmıştır. Batılaşma hareketini benimsemiş olan Sultan Abdülaziz, 1 Eylül günü yapılan bir törenle, okulun adını; "Galata Sarayı Mekteb-i Sultanisi" olarak ilân etmiştir. Bu yeni dönemde, Fransa'dan getirilen öğretmenlerle, fransızca dili ve eğitim sistemi okulun "Batıya açılan bir pencere" olmasını sağlamıştır. Bu değişim döneminde Sadrazam Ali Paşa'nın, Maarif Nazırı Saffet Paşa'nın ve HariciYe Nazırı Keçecizade Fuat Paşa'nın büyük katkıları olmuştur.
Galatasaray'ın yeniden yapılanmasında, o dönemde görev yapmış olan müdürler arasında Abdurrahman Şeref Bey, Tevfik Fikret ve Salih Arif Bey çok önemli hizmetler sunmuşlar, birikimleriyle Galatasaray'ın ve Galatasaraylı olmanın fikrîyatını oluşturmuşlardır.
Dört ciltlik "Galatasaray Tarihi"ni yazan ve okulun 1929-1933 yıllarında müdürlüğünü yapan Fethi İsfendiyaroğlu'nun aşağıdaki açıklaması, eğitimin amacını belirlemesi bakımından çok önemlidir:
"Yurdumuz içinde olduğu kadar yurd dışında da bu derece bir ilgi uyandırmış olan Galatasaray'ın çok eski bir irfan müessesesi oluşu bile başlı başına Türkiye maa-rifi ve sosyal hayatı tarihine şan vermeye yeter bir varlıktır. Zaten bu hakikat, Galatasaray'lı olmayan bir çok selahiyet sahibi maarifçilerimizin, aydın müverrih ve mütefekkirlerimizin muhtelif eserlerindeki yazılarında da kabul ve tasdik edilmektedir. Hiç şüphe yoktur ki bir terbiye ocağının değeri, ancak yıllarca sinesinde barındırıp nesil nesil yetiştirdiği gençlerin kemiyet ve keyfiyetçe olan verim ve nisbeti ile ispat edilebilir."
Bunun içindir ki, Galatasaray tarihini inceleyen araştırmacılar, bu irfan ocağından feyzalmış olan kişilerin değişik alanlardaki başarılarını görünce hayranlık dolu büyük bir hayrete düşmektedirler.
Örneğin, Galatasaray'dan mezun olduktan sonra Harbiye'ye geçen ve general rütbesine çıkan askerler arasında Çanakkale kahramanlarından İsmail Cevad (Çobanlı) Paşa, Korgeneral Büyük Enver Hasan Paşa, Balkan Harbi kumandanlarından Mahmud Muhtar Paşa, 31 Mart Harekat Ordusu Kurmay Başkanı Ali Rıza (Sedes) Paşa dikkati çekmektedir. Ayrıca, Balkan Harbi Şark Orduları Kumandanı Abdullah Paşa, Türk tıbbına büyük hizmetler sunmuş Müşir Dr. Cemil Topuzlu ve Fuad Süreyya Paşa da Galatasaray'da eğitim görmüş isimlerdir.
Üniversite ve akademilerde profesörlük mertebesine çıkmış olan Galatasaraylılar arasında, ebediyete intikal etmiş olan şu ünlüler bulunmaktadır: Naim Baban, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Esad Arsebük, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Vasfi Raşid Seviğ, Şükrü Baban, Suud Kemal Yetkin, Mehmet Kemal Erkin, Necmeddin Sadak, Mukbil Özyörük, Ragıp Sarıca, Nihad Erim, Turhan Feyzioğlu, Turhan Güneş, İhsan Postacıoğlu...
Galatasaraylı ünlüleri bu yazı içine sığdırmak mümkün değildir. Bu görüşle, kendi alanlarında öne çıkmış Galatasaraylılardan yalnız bir kaçını anarak, Türkiye'nin çağdaşlaşma atılımlarına katkıda bulunmuş bütün Galatasaraylı aydınlara şükran borçlu olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Yazar, şair ve gazeteciler: Ahmet Haşim, Rıza Tevfik, Yunus-Doğan ve Nadir Nadi, Nâzım Hikmet Ran, Munis ve Halid Fahri Ozansoy, Necmettin Sadak, Sedat Simavi, Cihat Baban, Ali Naci Karacan, Refik Halit Karay, Abidin Daver, Ercüment-Muvakkar ve Umur Talu, Ziyad Ebüzziya, Vâlâ Nurettin, Cahit Sıtkı Tarancı, Asaf Özdemir, Sinan Korle, Vedat Nedim Tör, Nurullah Ataç, Hıfzı Topuz, Metin Toker, Ali Sirmen, Abdi İpekçi, Çetin Altan, Çetin Emeç, Atilla Dorsay, Lütfü Ay, Haldun Taner, Cevdet ve Mithat Perin, Yaşar Nabi Nayır, Yusuf Mardin, İzzet Sedes, Metin And, Naim Tirali, Orhan Boran, Doğan ve Orhan Koloğlu, Mehmet Ali Birand, Engin Ardıç, Fatih Altaylı, Yiğit Okur...
Öğretim görevlileri: Abdurrahman Şeref Bey, Nurullah Berk, İbrahim Hakkı Akyol, Bülent Nuri Esen, Semavi ve Suavi Eyice, Münci Kapani, Remzi Kazancıgil, Vasfi Raşid Seviğ, Osman Okyar, Bekir Sıdkı Bircan, Doğan Sorguç, Turgut Cansever, Tahir Taner, Bülent Tanör, Lütfü Duran, Feyzi Feyzioğlu, Mukbil Özyörük, Fethi Çelikbaş, İlhan Postacıoğlu, Cevdet Perin, Suut Kemal Yetkin, Barlas Tolan, Sadrettin Tosbi, Kemal Oğuzman, Oğuz İmregün, Orhan Aldıkaçtı...
Sanatkârlar: Namık İsmail, Fikret Mualla, Feyhaman Duran, Selim Turan, Burhanettin Tepsi, Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Muhittin Sadak, Avni Arbaş, Necdet Mahfi Aryal, Nurullah Berk, Tevhit Bilge, Asaf Çiğiltepe, Adnan ve Orhan Veli Kanık, Ali Sururi, Refik Fersan, Feridun Çölgeçen, Fikret Kızılok, Enis Fosforoğlu, Erdoğan Tokatlı, Duygu Sağıroğlu, Engin Ayça, Selmi Andak, Ergun Köknar, Barış Manço, İlhan Usmanbaş, Asaf Çiğiltepe, Erol Günaydın, Timur Selçuk, Genco Erkal, Haldun Dormen, Ara Güler, Selim İleri, Ferhan Şensoy, Korhan Abay...
Diplomatlar, politikacılar, bilim adamları: Mehmed Fuad Keçecizade, Ruşen Eşref Ünaydın, Cevat Açıkalın, Fikret Belbez, Hikmet Bayur, Şükrü Kaya, Halit Fahri Ozansoy, Nihat Erim, Cihat İren, Melih Esenbel, Suat Hayri Ürgüplü, Hasan Esat Işık, Fatin Rüştü Zorlu, Muharrem Nuri Birgi, Haşim Kocayusufpaşaoğlu, Mehmet Ali Aybar, Mümtaz Soysal, İlhan Evliyaoğlu, Necmettin Cevheri, Mordo Dinar, Coşkun Kırca, Şükrü Elekdağ, Feridun Cemal Erkin, Semih Günver, Tanşuğ Bleda, Ali Tanrıyar, İlter Türkmen, Mükerrem Taşçıoğlu, Veysel Versan, Oğuz Gökmen, Kamuran Gürün, Mehmet Ali İrtemçelik, Fikri Sağlar, Orhan Koloğlu, Üner Kırdar... İşadamları, Yöneticiler : Fahreddin Ulaş, Refik Bezmen, Nazım Kalkavan, Fazlı Taylan, Ferit Basmacı, Reşad Aksan, Rebii Gorbon, Bülent Osma, Şahap Kocatopçu, Nihat Hamamcı, Faruk Sunter, Nüzhet Tekül, Mustafa Yalman, Dündar Soyer, Ahmet Uzel, Selahattin Beyazıt, Ruçhan Adlı, Mehmet Üstünkaya, Erdoğan Karakoyunlu...
Galatasaray tarihinde şerefli bir yer de lisenin giriş holünde bulunan, vatan uğruna şehid düşen kahramanların adlarının belirtildiği Şeref Köşesidir.
Mehmed Akif'in;
"Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Ya Rab, bir Hilâl uğruna ne güneşler batıyor !"
mısraları ile taçlandırılmış olan Galatasaray'lı şehitlerimizin, Trablus'tan Çanakkale'ye, Sina Çölü'nden Gazze'ye, Erzurum'dan Dersim'e, Sakarya'dan İzmir'e uzanan cephelerde canlarını vatanlarına adamış olmaları, genç Galatasaraylılarca daima şükranla anılmaktadır.
Galatasaray tarihinde sportif faaliyetlerin önemli bir yeri vardır. 1905 yılında, Ali Sami Yen, Galatasaray Spor Kulübünü kurarak Türk spor hayatını yönlendiren çalışmalara öncülük yapmıştır. Bu alanda Faik Bey, Selim Sırrı Tarcan ve Vildan Aşır gibi spor otoriteleri yetişmiştir. Galatasaray'ın kuruluşuna öncülük yaptığı bir alan da izcilik olmuştur. Ahmet ve Abdurrahman Robenson kardeşler, 1912 yılında, Türk izciliğinin nüvesi olan "Keşşaf Ocakları"nı kurarak genç kuşaklara yeni ufuklar açmışlardır. Türk sporuna katkıda bulunan Galatasaraylıların adlarından bazılarını, anılarımızı tazelemek amacıyla hatırlatmak istiyorum:
Faik Üstünidman, Ali Sami Yen, Abdurrahman Robenson, Emin Bülent Serdaroğlu, Hasnun Galip, Ömer Besim. Naili Moran, Vedat Abut, Ulvi Yenal, Melih Açba, Fazıl Öziş, Nihat Bekdik, Suat Nemli, Muslih Peykoğlu, Suphi Batur, Cezmi Or, Gündüz Kılıç, Semin Türkdoğan, Necdet Cici, Eşfak Aykaç, Necdet Çobanlı, Coşkun Özarı, Behbut Cevanşir, İsfendiyar Açıksöz, Sinan Erdem, Turgay Şeren...
Cumhuriyet döneminde Galatasaray'a ve Galatasaraylılara hizmet etmiş olan okul yöneticileri ve öğretmenleri de tarihteki yerlerini almış bulunmaktadırlar. Bazılarının adlarını buraya alarak, bütün hocaların ve yöneticilerin çok değerli hizmetlerini ve hâtıralarını yâd ediyoruz:
Abdurrahman Şeref Bey, Tevfik Fikret, Salih Arif Bey, Behçet Gücer, Fethi İsfendiyaroğlu, Macit Saner, Ali Teoman, Muhittin Sandıkçıoğlu, Said Özçelik, İzzet Hamit Ün, M.Montangerand, M.Louat, M.Bergeaud, M.Mossé, M.De Laur, M.Larroumets,
M.Rehm, Bekir Bircan, Refet Avni Aras, Macid Arda, Faik Sabri, Halit Sarıkaya, Faik Şevket Rumelili, İsmail Habib, Muvaffak Benderli, Nihat Sami Banarlı, Ferruhzat Turaç, Recai Cin, Tamburcu Ahmet ve Mehmet Ağalar...
Galatasaray eğitim kurumunun beş asrı aşan hayatında, her yüz yılda yaşanmış olan olayları şöyle özetlemek mümkündür :
1481 - 1600 dönemi: Osmanlı Sarayında beş güçlü padişahın; II.Bayezid, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, II.Selim ve III.Murat'ın saltanat sürdüğü yıllarda Galatasaray medrese düzeninde hizmet vermiştir. 1530 yılında yaşanan yangın felâketi yüzünden eğitime ara verilmiş, medrese Beyazıt'taki Eski Saray'a taşınmıştır.
1600 - 1700 dönemi : I.Ahmet, II.Osman ve IV.Mehmet'in padişahlık yıllarında Galata Sarayı zaman zaman saray okulu zaman zaman da medrese olarak kullanılmıştır. Ünlü Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, okulun seçkinler dışındaki çocuklara da eğitim vermesini sağlayacak düzenlemeler yapmıştır.
1700 - 1800 dönemi : II.Süleyman, II.Ahmet, II.Mustafa, III.Ahmet, I.Mahmut, III.Osman, III Mustafa, I.Abdulhamit ve III.Selim'in tahta çıktığı çok padişahlı bu yüzyılda eğitim programlarına fen dersleri alınmış ve okula bir kütüphane kazandırılmıştır.
1800 - 1900 dönemi : IV.Mustafa, II.Mahmut, Abdulmecit ve Abdulaziz'in padişahlık yıllarında Osmanlı İmparatorluğu içinde başgösteren çalkantılar ülke aydınlarını etkilemeye başlamıştır. 1817 yılında yaşanan Tophane yangını Galata Sarayı'nı da yok etmiştir. Bu dönemde, 1838 yılında, okulda tıp eğitimi başlatılmıştır. Galata Saray'ı, geçici bir süre için askeri okul olarak da kullanılmıştır. Abdulaziz, yazımızın başında belirtilmiş olduğu gibi "Galata Sarayı Mekteb-i Sultanisi"ni gerçekleştirmiş ve Fransa ile sıkı bir kültürel ilişkinin başlamasını sağlamıştır. 1875 yılında ise, programa üç yüksek eğitim alanı eklenmiştir. Bunlar : Hukuk Mektebi, Edebî Mektep ve Mülkiye Mektebi olarak adlandırılmıştır. Böylece, Ali Suavi Bey'in müdürlüğü döneminde Galata Sarayı'nda Paris'teki Sorbonne Üniversitesinin eğitim programları uygulamaya konmuştur. 1877 yılında da okulun adı, eğitim şekline göre "Darulfunun-i Sultani" olarak değiştirilmiştir.
1900 - 2000 dönemi : Galatasaray'ın yaşadığı evrim içinde, 1908 yılında ve Tevfik Fikret'in müdürlük döneminde, ilk-orta ve lise eğitimi üçer yıllık programlara bağlanmış ve eğitim süresi dokuz yıla çıkarılmıştır. Fransızcanın yanında; Farsça, Arapça, İtalyanca, Latince, Rumca, Ermenice ve Almanca da seçmeli dersler arasına alınmıştır. 1909 yılında bugün mevcut olan okul binası hizmete girmiştir.
Okulun adı 1924 yılında Galatasaray Lisesi olarak belirlenmiş ve tedrisat prog -ramı cumhuriyet devrimlerine göre yeniden düzenlenmiştir. Galatasaray tarihinde önemli bir yenilik olan kız öğrenci kaydı ise 1967 yılında uygulamaya sokulmuştur.
1992 yılında da, Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Fransız Cumhurbaşkanı François Mitterand arasında imzalanan bir potokolle "Galatasaray Eğitim ve Öğretim Kurumu" hayata geçirilmiş olmaktadır. Bu kurumun görevi, İlk-Orta-Lise ve Üniversite eğitimini, birbirini tamamlayan ve destekleyen programlarla çağdaş bir seviyeye çıkarmaktır.
Galatasaray Üniversitesi eski rektörü Prof. Yıldızhan Yayla ve Galatasaray Lisesi eski müdürü ve Galatasaray Üniversitesinin yeni rektörü Prof. Erdoğan Teziç, bu amaca ulaşılması için, kendilerine destek olan arkadaşlarıyla gece gündüz çalışmaktadırlar.
Bu gelişmelerde, 1981 yılında kurulan Galatasaray Eğitim Vakfı'nın da çok önemli maddi ve manevi katkısı bulunmaktadır. Vakfın kurucu başkanı İnan Kıraç, etrafında topladığı Galatasaraylılarla "Galatasaraylılık Meşalesi"ni ateşlemiş , böylece Galatasarayın eğitim alanındaki kurumlaşmasına öncülük hareketini başlatmıştır.
"Doğunun Batı'ya açılan ilk penceresi" olan Galatasaray, yeniden, bütün kurum ve kuruluşlarıyla Türk Ulusu'nun hizmetindedir.
Bugünlere gelinceye kadar, Galatasaray'ın yücelmesinde emeği geçen herkesi bir defa daha minnetle anıyor, halen Galatasaray'ı geliştirme çalışmalarına katılan Galatasaraylılara da başarılar diliyoruz.
1207 (1946 Mezunu) Can Kıraç
1 Haziran 2000