Can Kıraç
Bilgisayarla ilgilenenler, 2000 yılında, bu sistemin, bütün dünyada büyük bir sorunla karşılaşacağını bilirler. Konunun önemi yüzünden, bu olayı; "Kıyamet Günü", "Yeni Asrın Komplosu","Cehenneme 1 yıl kaldı" gibi anlatanlar var.
31 Aralık 1999 günü, gece yarısından sonra, çalışma sisteminde yılların son iki rakamla gösterildiği bütün bilgisayarlar (1998 yılının 98 olarak görülmesi), 1999 yılının son gününe kadar gerekli düzeltmeler tamamlanmassa, insanları yanıltacak işlemler yapmaya başlıyacaklar. Banka işlemleri, hastane ve fabrikalarlardaki elektro-nik aygıtlar, muhasebe işlemleri, uydu programları karmaşık ve yanıltıcı bilgiler üretecekler. Bunun sonucu olarak da, bir anlamda bilgisayar sistemleri devre dışı kalacak.
Bu olayla karşılaşılacağı, en az son on yıldan bu yana bilindiği halde, işin önemi 1997 yılında öne çıkmış, her ülke ve her kurum başının çaresine bakacak önlemler almaya başlamıştır. Ülkemizde de, öncelikle bankalar uyum çalışmalarını başlatmışlardır. Umarız ki, 2000 yılına girildiğinde, "Kıyamet Günü"nü yaşamayız.
Şimdi, ben, kısa bir süre sonra hayatımızın ayrılmaz parçası olacak "Bilgisayarlı Yaşama" yeni yeni ilgi duyanlara bu tanıtım yazımı sunuyorum.
Bilgisayar monitörlerinin karşısına ilk defa oturanlar,önlerinde duran camlı pencereye diledikleri konuyu getireceklerini sanırlar. Bunun için de klavyedeki düğmelere her dokunuşlarında,içlerinden; Açıl Susam Açıl (!) dileklerini tekrarlarlar...Halbuki,bu dilek,bilgisayarın beklenilen hizmeti vermesi için yeterli bir komut değildir...
Ansiklopedik anlatıma göre,bilgisayar; Aritmetik ve mantık işlem dizileriyle oluşturulmuş programlara uyarak,verileri otomatik olarak işleyen bir makinedir.
Çağımızın öncelikli ihtiyacı, çok değerli olan insan bilgisini; ekonomik, teknik ve sosyal alanlarda verimli bir şekilde kullanmaktır. Bu alanlarda; bilgiyi elde etme, işleme ve aktarma konuları ve bunları sağlamadaki ve kullanmadaki hız büyük önem kazanmaktadır. İşte, bu zor hedeflere ulaşmak ancak bilgisayar teknolojisiyle mümkün olabilmektedir...
Değişik alanlarda hizmet veren yöneticiler, uzmanlar ve teknik elemanlar, çevrelerindeki karmaşık ortamda, gerekli olan bilgileri nasıl elde edeceklerini ve bunları nasıl kullanacaklarını bilmek zorundadırlar. Hangi bilgiye ihtiyacım var?/Bilgiyi kimden almalıyım?/Bilgiyi nasıl değerlendirmeliyim?/Bilgiyi kime aktarmalıyım?.. Burada, şu gerçeğin altını çizmek istiyorum:
Olup bitmiş şeyleri bilgisayara kaydetmek yeterli değildir. Önemli olan, gelecek için tanıları ve stratejileri belirleyecek ve kararları kolaylaştıracak sistemleri yaratabilmektir. Bu amaca ulaşabilmek için de, bilgisayar dünyasında çalışan uzmanların; istemci ve sunucu mimariye, veri iletişimine, yönetim bilgi sistemlerine öncelik tanımaları gerekmektedir. Çünkü, önemli olan, bilgisayara neler öğretebileceğimizdir. Bilgisayara vermeden almak mümkün değildir...
Toplumun bir bilgi toplumuna dönüştüğü bir ortamda, gerektiğinde ve zamanında ulaşılamayan bilginin önemi artık kaybolmaktadır. Bu gerçeği gören uzmanlar, 21. yüzyılın eşiğinde, yöneticilere; birbirinden farklı olan yazılı, görsel ve işitsel veri tipleriyle donatılmış bilişim sistemleri sunmaya başlamışlardır. Bütün bu gelişmeler, 21.yüzyıl insanının bambaşka bir ortamda yaşayacağının işaretleri olmaktadır.
-" Artık karar aşamasına geldik,yarınki toplantımıza XL-9001 mo-delinin mekanik bölümlerinin bilgisayar destekli tasarım çizelgelerini getiriniz."
-"Yeni yatırımlarımızı Gümrük Birliği Stratejilerine göre planlamamız gerekiyor.2001 yılının Haziran ayında elektrik girdilerinin yüzde 7,5 azalacağını dikkate alarak B-7070 dizel motor bloklarının maliyet hesaplarını ve kalıplama bölümünün nakit akış tablosunu hazırlamanızı istiyorum !"
İçine girdiğimiz 1999 yılının ilk aylarında, şirketlerin iş toplantılarında yukarıdakine benzer yüzlerce konu tartışılacak ve bilgisayarlı programlar sayesinde, çok kısa bir süre içinde, istenilen bilgilere ulaşma olanağı sağlanmış olacaktır...
Bu terimleri işiten veya okuyan eski kuşaklar, bunları başka bir dünyanın dilinden alındığını sanmaktadırlar. Bilgisayar kültürünün bu değişik dili yeni bir âlemi tanımamıza yardımcı olmaktadır... Bilgisayar kültürünün yaratıcı insanları, tasarladıkları çok boyutlu düş güçleriyle, fiziksel parçalardan oluşan makine niteliğindeki bu sihirli kutuya, fizik yasalarını aşacak yüce bir kudret kazandırmaya çalışmaktadırlar !
Bu sihirli kutu, sistemi açma düğmesine dokunmadan önce, plastik birkaç gövdeden, cam bir ekrandan, metal ve silicon parçalardan oluşan cansız bir görüntü vermektedir. Ancak, çalıştırma düğmesine basar basmaz, beş voltluk bir akım herşeyi değiştirmekte, cansız sanılan parçalar birdenbire hayata geçmektedir.
Ancak, bu canlanma, bilgisayardan beklenilen hizmetleri almak için yeterli değildir. İşlem programları yüklenmemiş bir bilgisayar, ekrandan kullanıcısına boş gözlerle bakan, hareketsiz bir robottan başka birşey değildir...Kişilik ve beceri kazanmaları için bilgisayarlara; tasarım, çizim, hesaplama, süreç denetleme, bilgi yönetimi gibi değişik amaçlara yönelik uygulama programlarının yüklenmesi gerekmektedir . Bilgisayarların; bir ressam tuvali, banka hesap dökümleri, çok hünerli yazı makinesi, belgeler arşivi gibi daha bir çok karmaşık işlevleri üstlenmesi uzman programcıların yaratıcı becerilerinin eseri olmaktadır. Bütün bu hünerlerin ekrana aksetmesi ise milyonlarca mikroskopik sviçlerin, elektrik akımı yüklenerek devreye girmesiyle gerçekleşmektedir. Bilgisayarın yapması istenen programa yönelmesi için başlatılan işlemleri bilgisayarla konuşmak şeklinde anlamak mümkündür. Bunun için de,bilgisayara, konuşmak istenilen konuların muhakkak yüklenmesi gerekmektedir.
Bilgisayarın çalışma düzenine geçmesi,genelde disket veya sabit disk'lerle mümkün olmaktadır. Disk ve disketlere manyetik sinyaller yüklenmiştir. Bunların kapasitesi byte'la ölçülür. 1 sayfalık bir yazının diskete aktarılması için 4 kilobyte ihtiyaç vardır. 200 sayfalık bir belge için 800, 5000 sayfa için ise 20 megabyte'a gereksinim duyulur.
Bilgisayar teknolojisinin gelişmesinde tranzistor'lar çok önemli bir rol üstlenmişlerdir. Eski elektron tüplerinin yerini alan tranzistorlar; mikroskopik hacımları ile ısı üretmedikleri, darbelere ve titreşimlere dayandıkları, kullanma süreleri çok uzun olduğu ve gerilim uygulandığı anda devreye girdikleri için bu endüstirideki atılımlara öncülük yapmışlardır. Tranzistor'ların microchips olarak adlandırılan entegre devrelere yerleştirilmesi ise yeni harika düzenlerin yaratılmasını sağlamıştır. Bugün, milimetrik ölçülerdeki bir chip'e 1,5 milyon adet tranzistor yerleştirmek mümkün olmaktadır. Bunun içindir ki, eskiden ancak büyük odalara sığabilen bilgisayarlar, bugün, avuç içinde tutulan bilgisayarlı cihazların üretilmesine imkân vermişlerdir.
Tranzistorların hızlı çalışma hüneri, desimal sayılar yerine "0" ve "1" den oluşan ikili binary simgeler kullanmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin; desimal sistemde 5 sayısı binary sistemde 101 ile,10 sayısı 1010 sayısı ile ifade edilmektedir. Bu sistemde "doğru" 1,"yanlış" 2 olarak algılanmaktadır.
Bilgisayarların bilgileri geçici olarak sakladığı ana bellek RAM (Random Access Memory) olarak tanımlanmaktadır. Uzmanlar, RAM'ı okul sınıflarındaki karatahtaya benzetirler. Karatahtada olduğu gibi, RAM'a da siler siler yazabilirsiniz. Sabit disklerle disketlerde olduğu gibi RAM'ın da ölçü birimi bit ve byte'tır. Bir byte 8 bit'ten oluşmaktadır.
Bilgisayarlara yüklenmiş olan programların etkinliğini ve değişik bi-rimler arasında uyumu İşletim sistemleri sağlar. Bu sayede; yazıların yazılması, hesap tablolarının yapılması, veri tabanlarının hazırlanması, masa üstü yayıncılık gibi işlemler düzenli bir şekilde sonuçlandırılır. Printer, Scanner ve Digital Palette gibi cihazlarla da bilgisayardaki bilgiler; kağıtlara, filimlere ve video bantlarına aktarılır. Bütün bunlarla yetinmiyorsanız, Internet'e bağlanarak; dünyadaki bilgi merkezlerine girer, bilimsel, toplumsal, ekonomik son gelişmelere ve bilgilere anında ulaşalabilirsiniz...
Görüldüğü gibi,bilim adamları,bilgisayarlarla, inanılması, anlaşılması ve anlatılması güç bir sistemi insanlığın hizmetine sunmuş bulunu-yorlar. Yakın bir gelecekte, insan aklı, bilgisayar gücü ile daha da bütünleşerek yaşamımızı baştan başa değiştirmeye başlayacaktır. İşte o zaman Açıl Susam Açıl'ın sihri anlaşılacaktır.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz...
Can Kıraç
Aralık 1998
Küçük Çamlıca