Can Kıraç
Beklenmiyen bir günde, 11 Eylül 2001 Salı sabahı, insanlığın gözleri önünde bir kaos yaşanmaya başlandı! Büyük güçler arasında savaşların bittiğini sananlar ummadıkları bir durumla karşı karşıya kaldılar: İnsanlık, bir anda, "Medeniyetler Çatışması"na doğru yola çıkarılmış oluyordu.
Halbuki, 20. yüzyılda devletler arasında yaşanan önce birinci ve ikinci dünya savaşları, sonra, Soğuk Savaş'ın yarattığı yaralar sarılmış, kutuplaşmalar çözülmüş ve 21.yüzyıla büyük umutlarla girilmişti.
Türk aydınları, Samuel P.Huntington'un "Medeniyetler Çatışması" teorisi ile buna karşı geliştirilen; "Medeniyetler Arası Dialog" tezini hatırlamaktadırlar. Bu görüşleri ir-deleyen toplantılardan biri "Dinler Arası Dialog" adı altında ülkemizde yapılmış, farklı dinlere inanan sözcüler, medeniyetler arasında yeni köprüler kurulmasını nasıl içtenlikle savunmuşlardı.
İşte, dünya siyasetinin geleceğini belirlemeye çalışan aydınların ve yazarların yoğun bir arayış içinde bulundukları 2001 yılının Eylül ayında, terörün, süper güç Amerika Birleşik Devletleri'ne vurduğu darbe, herkesi, hepimizi hayâl âleminden uyandırmış oldu.
Yaşanan büyük olaydan hemen sonra ortaya atılan görüşler, asırlar boyu kafalar içine yerleşmiş niyetleri ortaya çıkarması bakımından çok uyarıcıdır. İnsanlığın önüne konan tanılama (teşhis) şöyle özetlenebilir:
İnsanlık, bu yeni yüzyılda, "Medeniyetler Çatışması"na hazır olmalıdır! Medeniyetler arası çatışma "Batı" ile "Öbürleri" arasında devam edecektir. Millî, dinsel, etnik, sosyal ve siyasal bilinçlenmeler ve ekonomik farklılaşmalar medeniyetler arası uzlaşmayı zorlaştıracaktır.
Bu özeti yaptıktan sonra, Samuel P.Huntington'un "Medeniyetler Çatışması"na açıklık kazandıran cümlelerini de aşağıya alıyorum: (Medeniyetler Çatışması mı? Sayfa:22-49)
"Yeni dünyada mücadelenin esas kaynağı öncelikle ideolojik ve ekonomik olmayacaktır. Beşeriyet arasındaki büyük bölünmeler ve hâkim mücadele kaynağı kültürel olacaktır. Millî devletler dünyadaki hadiselerin yine en güçlü aktörleri olacak fakat global politikanın asıl mücadeleleri farlı medeniyetlere mensup gruplar ve milletler arasında meydana gelecektir. Medeniyetlerin çatışması global politikalara hâkim olacaktır."
Bu aşamada, "Batı" ile "Öbürleri" arasındaki farklılıkları anlamak için "Medeniyet" kimliğinin isabetli bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Medeniyetler arasındaki farklılıkların belli başlıları; tarih, dil, din, kültür ve gelenekler yumağından oluşmaktadır. Böylece, medeniyetler arası farklılaşmalarda, bireylerin; Tanrı'yı, devleti, otoriteyi, sorumluluğu, eşitliği, adaleti, hürriyeti ve aileyi algılamaları ve özümsemeleri önem kazanmakta ve çağa uymak için, bunların değişmesi uzun zaman almaktadır.
İşte, her türlü belirsizliğin hâkim olduğu ve ekonomik sorunlarla iç içe yaşadığımız bir dönemde, Türkiyemizin ve ulusumuzun "Medeniyetler Çatışması" ortamında hangi gelişmeleri yaşayacağı büyük bir soru olarak karşımıza çıkmış bulunmaktadır.
Aydınlarımıza, yazarlarımıza ve politikacılarımıza zihin ve ufuk açıklığı diliyor, onlara Hz.Muhammed'in bir beyanını hatırlatıyorum:
"İnsanlara akılları ölçüsünde söz söyleyiniz."
24 Eylül 2001