Can Kıraç

KURUMLAŞMAYI BIRAK, KURALLAŞMAYA YÖNEL!

1960’lı yıllardan buyana, ülkemizde, aile şirketlerinin kurumlaşması konusu incelenmekte ve tartışılmaktadır.

Vehbi Koç, özel sektör şirketlerinin devamlılık kazanması için kurumlaşmaları gereğini yıllar boyu savunmuştur. Ancak, bu alanda henüz kalıcı örnekler gerçekleşmemiştir. Bugün, Türk ekonomisinin belkemiğini oluşturan sınai, ticari şirketlerin ve holdinglerin tamamı Aile Şirketi olma özelliklerini korumaktadırlar. Girişimci patronların ikinci kuşağı işbaşına geldiği ve sermeye piyasası yaygınlaşmaya başladığı halde, sermaye hakimiyeti ailelerin kontrolünde kaldığı için , yabancı ortaklı şirketler dışında, gerçek anlamda kurumlaşmaya ulaşılamamaktadır.

Bununla beraber, profesyonelleşme ve yönetim politikalarının belirlenmesi konularında önemli adımlar atılmaktadır. Nitekim, profesyonel yönetici olarak tanımlanan, sayıları ve etkinlikleri giderek artan yeni bir kuşak, bugün özel sektör şirketlerinde önemli görevler ve sorumluluklar üstlenmektedir.

Ben, 1950 yılından 1991 yılı sonuna kadar, 41 yıl Koç Topluluğu içinde değişik kademelerde profesyonel yönetici olarak çalıştım. Kendimi, yaşayan profesyonellerin kıdemli bir örneği saymaktayım. Kazanmış bulunduğum deneyimlerle, memleketimizdeki kurumlaşma hareketinin ve profesyonel yöneticiliğin hangi boyutlara ulaştığını, dışardan ve tarafsız olarak, isabetle değerlendirebildiğimi sanıyorum.

Şunu açıklamalıyım ki, bizde, şirketlerin ailelerden soyutlanarak kurumlaşmaları daha zaman alacaktır. Bu aşamanın gerçekleşmesi için, torunlar kuşağının da devrini tamamlaması gerekecektir.

Bu durumu, Türk özel sektörünün gerçekleştireceği atılımlar bakımından olumlu bulduğumu belirtmek isterim. Çünkü, bu aşamada, yeni girişimlerde atılganlığı ve riske girme cesaretinin kullanılmasını, ekonomimizin gelişmesi ve güçlenmesi için gerekli görüyorum. Zira, akıllı bir patronun, çalışanların iş yapma heyecanlarını ve rekabetle yarışma dürtüsünü teşvik ettiğine inanıyorum. Verimi artırıcı kararların alınmasında ve uygulamaya konmasında, patronların, profes-yonellerden daha rasyonel davrandıklarını görüyorum. Son yıllarda, Anadolu’nun değişik yerlerinde ortaya çıkan aile şirketlerinin ekonomi içinde sağladıkları başarıların, bu görüşümü doğruladığını sanıyorum.

Ancak, aile bireyleri arasında, işlerle ilgili olarak, görev, yetki ve sorumluluk ilişkileri ayrıntılı bir şekilde kurallara bağlanmadığı hallerde, şirketlerin varlığı ve devamlılığı tehlikeye düşmektedir. Kıskançlıklar ve parasal menfaatler aile içindeki ahengi bozmakta, karşılıktlı güven duygusunu yok etmektedir.

Bu olumsuzluğu önlemek için, aile şirketlerinde, yönetim kuralları yazılı belgeler haline getirilmeli ve belirlenen kurallara aynen uyulmalıdır. Ayrıca, aile şirketlerinde güvenli bir denetim sistemi muhakkak uygulamaya sokulmalıdır.

Bu görüşümü kuvvetlendirmek için, patronların şu sloganı benimsemelerini diliyorum:

Kurumlaşmayı bırak, kurallaşmaya yönel!

Tasarım ve Uygulama entegresoft